NAMAZIN FAZÎLET VE ÖNEMİ HAKKINDA KISA BİLGİ

NAMAZIN FAZÎLET VE ÖNEMİ HAKKINDA KISA BİLGİ

“Namaz, dînin direğidir.” Bu nedenle namaz, terkedilemez, bırakılamaz, ihmâl edilemez olan bir ibâdetimizdir. Namazı terketmenin vebâli büyük, cezâsı ağırdır. Âhiret günü kişinin ilk hesâba, sorgu suâle çekileceği konu namazdır. Namazı tam olanlar kurtulmuş, namazı eksik veya bozuk olanlar helâk olmuştur buyrulmaktadır hadisde.

Dinimiz müslümanlıkda, Allâh’a karşı sorumlu bulunduğumuz ibâdetlerin en büyüğü, en önemlisi, ilki ve başta geleni, îmândan sonra beş vakit kılınan namazdır. Dinimiz müslümanlık, biz müslümanları beş vakit namaz kılma göreviyle görevlendirmiştir. Müslüman bir insan, sağ oldukça bu dînî görevden kurtuluşu yoktur. Ancak ölürsek, dünyâ hayâtımız biterse, bu sorumluluktan kurtulmuş oluyoruz. Bizi yoktan vâr eden yüce Rabbimiz, bizi bu görevle görevlendirmiştir ve O’ndan başkası da bu görevi bizden alamaz, hafifletemez ve bizi bu yükümlülükten, bu sorumluluktan muaf tutamaz.

Konumuz çok açık ve nettir. Bu gerçeği öğrenmek ve bellemek için konuyu incelersek, namaz ibâdetinin büyüklüğünü ve önemini kavramış ve de anlamış oluruz. Dinimiz, namazın terkedilmesine izin vermez ve vermemiştir. Öyle ki, cihad ve savaşda, harb (düşmanla savaş) durumunda bile olunsa; her şart ve durumda namazın edâ edilmesi (kılınması) zorunlu olan bir görev ve farz olarak bırakılmasının câiz olmadığını bildirir. Bir örnek daha verelim; hastaların namaz kılışını düşünür ve incelersek konuyu daha da iyi anlamış oluruz. Hastalanan bir müslüman gücünün yettiği pozisyonda namazını edâ etmek, kılmak zorundadır. Namazı bırakması câiz değildir, böyle bir ruhsat, böyle bir izin kendisine verilmemiştir. Bu durum, namazın terkedilemezliğinin delil açık bir belgesidir. Terkedenlerin hesâbı (sorgusu suâli) vardır. Bu sorgunun hâkimi de Allâh Teâlâ olacaktır. O büyük mahkemede (Mahkeme-i Kübrâda) Allâh’ın yüce dîvânında sorgulanacaktır.

Bir çok âyette; namaz ibâdeti, zekat ibâdetiyle berâber anılmaktadır. Namaz bedenî ibâdetlerin, zekât da mâlî ibâdetlerin başında gelir.

Bir müslüman, Kur’ân-ı Kerim ve Hadis-i şerifleri araştırıp okur ve incelerse, namazın değeri, üstünlüğü, önem ve fazîleti konusunda yeterli bilgiyi edinmiş olur. Namaz hakkında Kur’ân’da yüzden fazla yerde namazın önemi dile getirilmektedir.

Bir çok yerde “Namazı kılın” ve bazı âyetlerde “Namazı kılın ve zekâtı verin” şeklinde emir kipinde gelmiştir. el.Bakara suresinde: “Bütün namazları muhâfaza edin (vaktinde kılın) ve özellikle orta (ikindi) namazına dikkat edin (vaktinde kılın).” Ve “Şübhesiz namaz, mü’minlere, vakitleri belirlenmiş olarak (beş vakit) farz kılınmıştır.” (en.Nisâ, âyet 103) “(Allâh Kur’ân’da) size müslümanlar adını verdi. Öyle ise, namazı kılın, zekâtı verin ve Allâh’a sımsıkı sarılın. O sizin mevlânızdır. O, ne güzel mevlâ ve ne güzel yardımcıdır!” (el.Hac, âyet 78) buyrulmaktadır.

Hadislerde de kezâ namazlar hakkında gerekli açıklamalar ve önemli bilgiler yer almaktadır. Hazret-i Peygamber –Sallallâhü Aleyhi ve Sellem–:

“– Şübhesiz Allâh Teâlâ, her müslüman erkek ve kadına günde beş (vakit) namazı farz kılmıştır.” buyurur.

Ve yine meşhur Cibrîl hadisinde, İslâm’ın beş şey üzerine kurulduğunu (İslâmın şartlarını) beyan etmiştir. Yine İbni Ömer (r.a.)’den rivâyet edildiğine göre, Hazret-i Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

“– İslâm beş şey üzerine kurulmuştur: Allâh’tan başka hiç bir ilâh bulunmadığına ve (Hz.) Muhammed’in Allâh’ın elçisi (peygamberi) olduğuna şehâdet etmek, namaz kılmak, zekât vermek, haccetmek ve ramazan orucunu tutmak.” (Buhâri ve Müslim, îmân bâblarında kaydetmiştir.)

Namaz hakkındaki burada okuduğunuz kısa bilgiler D44 kodlu A’dan Z’ye Namaz Bilgileri kitabımızdan alıntıdır.